DOLAR 32,4868
EURO 34,7362
ALTIN 2.408,56
BIST 10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
K.Maraş 25°C
Hafif Yağmurlu
K.Maraş
25°C
Hafif Yağmurlu
Per 25°C
Cum 22°C
Cts 19°C
Paz 21°C

800 Gündür Kayıp

800 Gündür Kayıp
13.10.2021
154
A+
A-

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda Mali Hizmetler Uzmanı olarak görev yaparken 29 Ekim 2016 tarihinde KHK ile görevinden ihraç edilen Yusuf Bilge Tunç’un 6 Ağustos 2019’dan bu yana, yani tam 800 gündür kayıp olduğunu hatırlattı.

“Türkiye’de 1980’ler ve 1990’lar boyunca yüzlerce zorla kaybetme vakası yaşandı. Son yıllarda da siyah transporter marka araçlarla hareket eden bazı kişilerin özellikle FETÖ şüphelilerini zorla kaybettiği (kaçırdığı) yönünde kuvvetli şüpheler bulunmaktadır. 2019’da en az altı kişi (Salim Zeybek, Yasin Ugan, Özgür Kaya, Erkan Irmak, Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen) zorla kaybetme kapsamına girebilecek şekilde kayboldu. Kaybolmalarından aylar sonra bu kişilerin Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi’nde tutulduğu anlaşıldı. Bazıları daha sonra mahkemede hangi koşullarda zorla kaybedildiğini dahi anlattı.”

‘Savcılık kaçırma eylemlerini etkin soruşturmuyor’

Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti: 

“Şubat 2020’de Gökhan Türkmen 271 gün boyunca en ağır işkencelere, tehdit ve hakaretlere maruz bırakıldığını, yapay bir ışığın devamlı yandığı kapalı bir yerde tutulduğunu, dayanılmaz derecede uzun süreler boyunca ayakta durmaya zorlandığını, kendisine çok az yemek verildiğini, elbiselerinin soyularak tacize uğradığını ifade etti ve suç duyurusunda bulundu. Bu kaçırılan kişilerin bazı emniyet müdürlüklerinde ‘bulunmaları’ ve çoğunun kendi haklarında artık gündem oluşturulmamasını talep ederek suskunluğa bürünmeleri zorla kaybetme iddialarının gerçekliğine dair fikir vermektedir. Savcılıklar ise ne yazık ki konusu suç teşkil eden bu kaçırma eylemlerini etkin bir şekilde soruşturmamaktadır.’

‘Zorla kaybetme hukuk devletinin sınırları dışındadır’

“Zorla kaybetmeye maruz bırakılan kişiler, sonradan bu kişileri alıp götürdüklerini inkâr eden veya bu kişilerin nerede olduklarını söylemeyi reddeden devlet görevlileri tarafından gözaltına alındıktan, tutuklandıktan, alıkonulduktan veya başka bir şekilde özgürlüklerinden mahrum bırakıldıktan sonra ortadan kaybolan kişilerdir. Zorla kaybetme vakaları hukuk devleti bir yana kanun devletinin dahi sınırları dışarısındadır. Öyle ki; zorla kaybetme, insan varlığını bir hiçliğe dönüştürür. Yozlaşma ve gücü kötüye kullanma halinin doruk noktasıdır.”

‘Soru önergelerimize cevap verilmemektedir’

“Yusuf Bilge Tunç’un kaçırılmasından sonra ailesi emniyet müdürlüğüne kayıp başvurusu yapmasına rağmen hiçbir şekilde etkin bir arama çalışması gerçekleştirilmemiştir. Eşi Nuray Tunç tarafından 12.08.2019 ve 08.09.2019 tarihlerinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan kayıp şahıs konulu başvurular ile Yusuf Bilge Tunç’un FETÖ/PDY üyeliğinden şüpheli olduğu soruşturma dosyaları anlamsız bir şekilde birleştirilmiştir. Birinde mağdur sıfatına diğerine şüpheli sıfatına sahip olunan dosyaların birleştirilmesi konunun sümen altı edilmek istendiğini göstermektedir. Yalnızca kolluk güçleri ve yargı makamları değil ne yazık ki İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı da mağdur ailenin feryatlarına kulaklarını tıkamaktadır. Yusuf Bilge Tunç hakkında vermiş olduğumuz soru önergelerine hiçbir cevap verilmemektedir. “

‘İsnat edilen suç ne olursa olsun, yaşam hakkı elinden alınamaz’

“DEVA Partisi olarak zorla kaybedilen Yusuf Bilge Tunç’un durumunun acilen ortaya çıkarılması çağrısında bulunuyoruz. “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu” vecibesini iktidar sahiplerine hatırlatırız. İsnat edilen suç her ne olursa olsun bir vatandaşın hukuk devleti güvencelerinden yoksun bırakılarak yaşam hakkı, kişi güvenliği ve özgürlüğü haklarının ihlal edilmesi, işkence ve eziyete açık hale getirilmesi asla kabul edilemez. En kısa sürede Yusuf Bilge Tunç’un bulunması için konunun yakın takipçisi olacağız.”

ETİKETLER: ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.